Issız bir ormanın birinde, geceleri uğuldayan bir ağaç varmış. Bu ağaç oldukça ürkütücüymüş. Geceleri bu ağacın yanından geçen yolcular, bu kuş uçmaz kervan geçmez yerden oldukça ürkerlermiş. Bunu duyan herkes oraya bir daha gelmek istemiyormuş. Bir gün Melis adındaki küçük kız kaybolup bu uğuldayan ağacın yanında bulmuş kendini. Korkutucu bir ağaç olduğundan içinde ne olduğunu da merak ediyormuş.
O kadar korkmuş ki ne yapacağını bilemez halde sağa sola koşmuş. Ağaç dile gelip çocuğa koca sesiyle neden korktuğunu sormuş. Kocaman bir sesin yankısıyla bu koca yerde birlikte kalakalmış zavallıcık. Hava karardığında tek başına kalmış ve buradan nasıl gideceğini bilmiyormuş. Yankılana yankılana etrafı korkutmaya devam ederken; birden ağacın içinden gözleri görmeyen, kulakları duymayan bir canavar çıkmış.
Bu uğuldayan ağacın bir şehir efsanesi olmadığı anlaşılmış. Canavar ağaçtan çıktığında çocuk ağlamaya başlamış. Canavar ağlamamasını ve birlikte şehre gidip kendisine düşman olan herkesi bu ağacın gövdesine hapsetmek istediğini söylemiş. Ne yapacağını bilemeyen Melis bundan çok korkmuş. Böyle bir şeyi yapamayacağını söylemiş canavara.
Canavar çocuğa zarar gelmeyeceğini ama teklifini kabul etmezse yankılı bir rüzgar estirip onu annesinden babasından çok uzaklara savuracağını dile getirmiş. Küçük kız mecburen bu durumu kabul etmiş. Canavarla birlikte köye varmışlar. Aslında canavara nasıl yardım edeceğini hiç bilmiyormuş. Canavar küçük kıza bütün köyün çocuklarını ve anne babalarını bir araya toplayıp köyde kimsenin kalmaması gerektiğini söylemiş.
Kız korkuyla bu teklifi kabul etmiş. Canavar düşmanlarını yensin diye köydekileri oyalamak için bütün köyde bir parti vermek istediğini söylemiş. Herkes bu parti teklifini kabul etmiş. Canavar, köyde kimse yokken düşman canavarların ortaya çıkması için haykırmış. Bütün canavarlar ortaya çıkmış. Kıran kırana uzun saatler kavga etmişler. Koca canavar, bütün düşmanları yere sermiş.
Küçük Melis parti bittiğinde köy halkıyla birlikte eve dönmüş. Canavar kızı görünce onu korkutmaktan vazgeçmiş. Yine uğuldayan ağaç olarak hayatına devam etmiş. Melis artık bütün hayatını o ağaçtan uzak geçirmeye karar vermiş. Bir daha uğuldayan ağaç dendiğinde artık ürkerek çevresindeki insanlara bakıyormuş.